SURIYEDEKI TURK TOPRAGI CABER KALESI !!

Caber Kalesi (Arapça: قلعة جعبر‎, Türkçe: Caber, Ca’ber, Cabir, Ceber kalası), Suriye sınırları içinde Fırat Nehri’nin sol kıyısında kalan, fakat Türkiye’nin toprağı sayılan eski bir kaledir.

Tarihçesi

Caber Kalesi Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in dedesi Süleyman Şah’ın mezarı buradadır. II. Abdülhamit devrinde buradaki türbe yeniden yaptırılmıştır.

Caber Kalesi’nin de içinde bulunduğu bölge I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru İngilizler tarafından işgal edildi. Daha sonra ise bölge, Suriye’ye bağlanarak Fransız mandasına bırakıldı.

Türkler için büyük manevi değer taşıyan Caber Kalesi, Fransa ile TBMM Hükûmeti arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşmasının 9. maddesi gereğince, Türk Mezarı adı altında tanınan kabri, müştemilatı ile beraber Türkiye’ye bırakıldı ve Türkiye’ye orada muhafızlar bulundurma ve Türk bayrağını çekme hakkı tanındı.

Türk Karakolu

Türbenin muhafazasını sağlamakla görevli olan Jandarma İhtiram kıtasının ikameti için 30 Mayıs 1938 tarihinde modern bir karakol yaptırıldı. 1939 yılında da eski türbe tamiri imkânsız hâle geldiği için tarihî önem ve özelliğine uygun olarak, karakolun yanında yeni bir türbe inşa ettirildi ve mezar buraya nakledildi.

Türkiye ile Suriye heyetleri arasında 1956 yılında Halep’te yapılan üst seviyede bir toplantıda düzenlenen tutanağın 13 ve 14 ncü maddelerinde türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın 7 sinde değiştirilmesi kabul edilmiştir. Günümüzde her ayın 7 ve 20 sinde karakolun ikmali sağlanmakta ve personel değişimi yapılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti 20. Zırhlı Tugayı 3.Hudut Alay Komutanlığı 2. Hudut Taburuna bağlı bir manga asker tarafından korunmaktadır.Bölgenin girişinde ise Suriye askerleri nöbet tutmaktadır. Tabiki bu durum elçiliklerde de geçerli olmakta ama elçilik dışı toprak olarak çok ilginç bir yeri ve tarihi vardır bu kalenin ve türbenin.. Şu an kale harabe durumunda olsada Süleyman Şah Türbesi Türkiye Cumhuriyet tarafından muhafaza edilmektedir Osmanlı padişahlarından Yavuz Selim’in Osmanlı topraklarına kattığı Caber Kalesi ve Süleyman Şah türbesi uluslarası statüde anklav olarak anılmaktadır. Yani başka bir devletin toprakları tarafından kuşatılmış diğer devlete ait kara parçasıdır.Fırat nehrinin sol tarafında bulunan kale ve eski türbe Suriye’nin Rakka (Rakka ile Balis arasında) şehrine yaklaşık 45 ile 50 kilometre, Akçakale ilçesine 10 Km uzaklıktadır. Halep’ten (kalesi dünyanın en eski kalesidir 10500 yaşında) araba ile yaklaşık 1.5 saatlik yolculuktan (isteyen için en kolay yol) sonra ulaşmak mümkündür. Zaten gitmek isteyenler için bir çok tur bulunmakta ve popüler yerleren birisi konumundadır. Arap coğrafya uzmanları tarafından Davser olarak anılmakta olan, Hicri takvime göre 5. Yüzyılda Ca’ber bin Sadık tarafından ele geçirilen kale bu isimle anılmaya başlanmıştır. 1200 lü yıllarda çok büyük hasar gören kale daha sonra tadilata uğramış ve bundan sonra Türkmen boylarının kontrolü altında kalmıştır ve Türk boyları burayı kışlık konaklama yeri olarak kullanmıştır. 1942 yıllarında o bölgede görev alan Fransız askeri kaleyi şöyle tarif ediyor. “Yakınlarında Türklere ait dikenli telle çevrili bir bayrak bulunan ev (karakol) var. İçinde bir iki kişi olduğunu tahmin ediyoruz. Türklerin bir mezarı koruduğunu biliyorduk. Biz Muhteşem Süleyman’a (Kanuni) ait olduğunu düşünüyoruz. Çevresinde (kalenin) yerli çadırları vardı. Kaleyse kullanılmaz haldeydi. Kale tam manasıyla savunma için yapılmıştı ve oval şekilli bir kayalık tepe araziye inşa edilmişti. Tepenin etrafında bir hendek bulunmakta. Ancak hendeğe nehirden su çıkması ve dolması zor görünüyor. Belki kalenin pis su şebekesi buraya bağlı olabilir yada taşkınlar sırasında bu hendek dolduruyor olabilir. Tuğla kaya karışımı duvarlar çok hasarlı. Harap olmuş kuleleri görebiliyoruz ve yaklaşık 20 30 metre yükseklikteler. Genellikle beşgen veya yuvarlak şekilliler. Kalenin ortasında ise 30 metre yüksekliğinde ana kule bulunuyor. 6 metre yüksekliğinde kapısından bakılınca içerideki döner merdivenler görülüyor ve tüfek yuvaları aynı bizimkiler gibi. Girişteki gibi bir çok gözetleme kulesi duvarlarda mevcut. Kalenin etrafında bir çok mezar var ve çoğu arkeologlar tarafından yağmalanmış

Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey’in dedesi Süleyman Şah’ın Türbesi burada bulunmaktaydı. Selçuklulara verdiği hizmetlerden ötürü İznik yöresi ona verilmişti ancak Süleyman Şah Memlüklerin Anadolu’ya hareketini öğrendikten savaşmak üzere harekete geçmiş, bu bölgede yaralanmış ve Fırat nehrin geçerken 1227 yılında boğulduğu, iki arkadaşıyla birlikte bedenlerinin sudan çıkarıldığı ve buraya kalenin önündeki bölgeye gömüldüğü kaynaklar tarafından bildirilmektedir. Ancak diğer rivayete göre Kutalmışoğlu Süleyman Şah Malazgirt Savaşından sonra bu bölgeye hareketlenmiş ve aynı şekilde burada ölmüş (1086) ve bu mezar ona aittir.(ki neden tarihi tam olarak bilemiyoruz anlmıyorum hep rivayet hep rivayet). 1. Dünya Savaşı sırasında 1918 yılında İngiliz işgalinde olan bölge ve kale Sykes-Picot paylaşım planından sonra Suriye sınırlarına dahil edilmiş, İngiltere Irak’ı almış ve Suriye, Lübnan ve Hatay Fransız mandası (1943 yılında biter) himayesine girmiştir. Sakarya Zaferi sonrasında güney cephesini kapatan Fransızlarla yapılan 20 Ekim 1921 Ankara Anlaşmasının 9. maddesi gereği Türkiye Cumhuriyeti’nin burada muhafız alayı bulundurması ve Türk Bayrağını göndere çekmesi konusunda anlaşılmıştır ve bu Lozanda da korunmuştur. Hatay konusu ise 1939 yılına bırakılmıştır.Zamanla bakımsız kalan Süleyman Şah’a ait türbe II. Abdülhamid tarafından restore edilmiş ancak eski türbenin İngiliz ve Fransız işgali sırasında bakımsızlıktan dolayı tadilat edilemez durumda raporu üzerine Türkiye Cumhuriyeti tarafından 30 Mayıs 1938tarihinde inşa edilen modern karakol binası yanında 1939 tarihinde eski türbenin yanına yenisi inşa edilmiş ve Süleyman Şah’ın mezarı buraya nakledilmiştir. 1956 yılında yapılan ikili görüşmeler neticesinde her ayın 7sinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gönderilen bir manganın değiştirilmesine karar verilmiştir. Tabka barajı (Euphrates Barajı) yapımı sırasında yapılan anlaşmada türbenin karakol ve bütün ek tesisleriyle Karakozak köyüne nakline karar verilmiş ancak sular altında kalan türbenin yakınına bir mermer anıt konulmuş, tam türbenin üstüne gelen noktada şamandra sabitlenmesine karar verilmiştir.Tabka Barajı suları altında kalan eski bölgeden Karakozak köyüne taşındıktan sonra, ileri zamanda bu bölgeninde tamamen Tişrin barajı suları altında kalma tehlikesi olması nedeniyle nekadar insanın haberi olursa o kadar iyi olur diye düşündüm. 2005 yılında Suriye ile yapılan anlaşmayla Türkiye Cumhuriyeti türbenin kalan kısmının sular altında kalmasını engellemiş ve türbenin bölge dışında kalan kısımlarının bakımlarının Suriye, içeride kalan kısımlarının Türkiye tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

Aynı sene içerisinde ihale yapılmış ve gerekli bakımlar ve iyileştirmeler yapılmıştır. 2007 senesinde ise 4.5 milyon Ytl lik bir bütçe bu bölegenin bakımı için sunulmuştur. Ancak bu bölgenin baraj suları altında kalması daha ne kadar zaman engellenebilir?

Tabka Barajı

Suriye Hükûmeti, Fırat Nehri üzerinde 1966 tarihinde başlattığı Tabka Barajı’nın 1973 yılı içerisinde her türlü inşaatını bitireceğini ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesinin tamamen baraj suları altında kalacağını ileri sürerek, Türk hükûmetinden türbenin yerini değiştirilmesi veya türbenin Türkiye’ye naklini talep etti. Yeni ortaya çıkan durum üzerine Türkiye ve Suriye hükûmetleri arasında yapılan görüşmeler sonucunda imzalanan antlaşmaya göre; Türbe, müştemilatı ile birlikte Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine nakledildi.

Teşin barajı

8797 m²’lik bir alan üzerinde yer alan Caber Kalesi’ni, bu defa yeni inşa edilmekte olan Teşrin Barajı’nın suları tehdit etmektedir. 2006 yılından itibaren Suriye tarafından karakolun su altında kalmasını engellemek maksadıyla çevresine dolgu yapılmaya başlanmış ve karakol su tehdidinden kurtarılmıştır. Türkiye tarafından yeni bir karakol ve türbe inşasının yapılması planlanmaktadır.

Yorum bırakın